Paylaş Facebook Facebook Facebook Facebook Facebook
13.06.2025

Diyanet Akademisi Başkanı Kaan, Ordu Dini İhtisas Merkezi’nde Kursiyerlerle Buluştu

Diyanet Akademisi Başkanı Doç. Dr. Enver Osman Kaan, Ordu Dini İhtisas Merkezi’ni ziyaret ederek eğitim gören kursiyerlerle bir araya geldi. “İslami Tebliğde Nebevî Metot” başlıklı sunum gerçekleştiren Kaan, İslam’ın tebliğ anlayışı ve günümüz din hizmetlerine dair önemli değerlendirmelerde bulundu.
Sunumunda Türkiye’deki din hizmetlerini tarihî süreç içinde beş döneme ayıran Kaan, içinde bulunduğumuz son dönemi “din hizmetlerinde inkişaf ve öze dönüş dönemi” olarak nitelendirdi. Bu dönemin sunduğu imkân ve kazanımların bir nimet olduğuna dikkat çeken Kaan, bu nimetin idrakiyle sorumluluk bilincinin de artması gerektiğini vurguladı.
Tebliğ ve irşad kavramları arasındaki farka değinen Kaan, tebliğin, henüz Müslüman olmayan kimselere yönelik davet (ümmet-i da’ve); irşadın ise Müslümanlara (ümmet-i icâbe) yönelik bilinçlendirme ve yönlendirme faaliyeti olduğunu hatırlattı.
İslam ümmetinin “vasat ümmet” olduğunu vurgulayan Kaan, Müslümanın temel görevinin iyiliği emretmek ve kötülükten sakındırmak (emr-i bi’l-ma’rûf ve nehy-i ani’l-münker) olduğunu belirtti. Bu ilkenin, imanı besleyen ve onu diri tutan temel yapı taşı olduğunu ifade etti.

Davetin muhatabına göre yöntem geliştirilmesi gerektiğini belirten Kaan; ilim meclislerinde hikmetle konuşmak, toplum içinde güzel öğüt vermek, direnç gösterenlere karşı ise güzel mücadele (cedel) yönteminin tercih edilmesi gerektiğini söyledi.
Kaan, günümüz İslam toplumlarını etkileyen üç büyük problemi cehalet, fakirlik ve tefrika olarak tanımladı. Bu sorunları aşmış gibi görünen toplulukların ise dünyevileşme tehdidiyle karşı karşıya kaldığını ifade etti. Din görevlilerinin mesleklerini sadece bir memuriyet olarak görmelerinin tehlikelerine dikkat çeken Kaan, İslam’ın dünyayı değil, dünyevileşmeyi yerdiğini vurguladı.
Konuşmasında bilgi anlayışındaki değişime de dikkat çeken Kaan, medya kültürünün hikmetin yerini aldığını, kitap okuma ve yüz yüze sohbet alışkanlığının zayıfladığını, manevî gelişimin ise maddî gelişimin gerisinde kaldığını ifade etti. Bu durumun, İslami davetin etkisini zorlaştırdığını dile getirdi.
Zeyd b. Desinne ve Abdullah b. Huzeyfe gibi sahabe örneklerinden yola çıkan Kaan, Hz. Peygamber’e (s.a.s.) duyulan sevgi ve sadakatin, daveti daha anlamlı ve etkili kıldığını ifade etti.
Konuşmasının sonunda aday din görevlilerine seslenen Doç. Dr. Kaan, görev yapacakları bölgelerin sosyal yapısına uygun donanıma sahip olmaları gerektiğini vurguladı. Sanayi bölgeleri, üniversite çevreleri, sahil kesimleri, hastaneler ve ticaret merkezleri gibi farklı görev alanlarının, kendine özgü hazırlıklar gerektirdiğini hatırlatarak, bu bilinçle hareket etmeleri yönünde tavsiyelerde bulundu.